25 Mayıs 2017 Perşembe

Puşt Tom Hanks

Tüm kalbimle sevgiler, selamlar arkadaşlar. Bu yazım, blogdaki 3. yazım olacak ve ilk iki yazımın, beklenenden fazla okunma oranına sahip olması, beni çok mutlu etti. Başlangıç için oldukça iyi. Bu yüzden sonsuz teşekkürler :)

Evet arkadaşlar, bu yazıda da, ilk yazımda olduğu gibi, yine bir filmden bahsedeceğim. Fakat başlıktan da anlayacağınız üzere, bu yazıda özellikle Tom Hanks'ın puştluğuna da değineceğim. Geçen yazıda Johnny Depp'i övdüm, bu sefer onun kadar meşhur Tom Hanks'ı yereceğim.

Öncelikle Tom Hanks'i hepiniz biliyorsunuz. Kiminiz detaylı bilir, kiminiz bir kaç filmini izlemiş ve ismini duymuşsunuzdur ve genel bilinenler dışında, çok detaylı bilginiz yoktur. Ama herkes bilir. Her şeyden önce Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim, Tom Hanks gerçekten mükemmel bir aktördür. İki Oscar'ı vardır(Dipnot olarak, iki yıl üst üste Oscar kazanan tek aktördür) Ve bir şey daha -ki bu çok önemli- 2016 yılında, ABD'de yapılan ankette, halkın en çok sevdiği aktör seçilmiştir(Aynı zamanda, bu ankette, ilk yazımdaki Johnny Depp ikinci seçilmiştir)

Tom Hanks'in yeteneğini kabul ettik ve benimde çok sevdiğim filmleri olan bir aktördür(Forrest Gump, Yeşil Yol gibi) ama bir gerçek var ki, kendisi ABD kapitalizminin ve emperyalizminin bir aktörüdür. Hatta bazen bu ABD propagandasını öyle alelade yapar ki "E be Tom Hanks, kardeşim bokunu çıkarmışsın yaa..." dersiniz. Bu bahsedeceğim filmde de bokunu çıkarmış ama bu filmi merak edip, izlememin bir sebebi var.


Film bu arkadaşlar. Gördüğünüz gibi ismi "Brigde of Spies" yani "Casuslar Köprüsü" Afişten de anlaşılacağı üzere,bu film de, Tom Hanks'in ABD propagandası yaptığı bir film. Yani aslında izlemeye gerek yok:) Ama az önce dediğim gibi, izlememin bir sebebi var. Haa bu arada, aslında iyi ki de izlemişim. 

Filmin başrolü Tom Hanks, yönetmen Steven Spielberg(Tom Hanks, ABD propagandası için neyse, Spielberg onun iki katıdır) ve afişten de niyet belli:) Fakaaaaaat... izledim çünkü filmin senaristi Coen Kardeşler. Coen Kardeşler, sinema dünyasının en önemli isimlerindendir ve kabul edelim, dünya çapında popüler olmalarına rağmen, bugüne kadar ABD propagandasına hizmet eden bir işleri olmamıştır. Yani sırf, belki de Coen Kardeşler'den dolayı önyargılı olmayıp, bir izlemek gerek dedim. Veeeee hayırlı olsun! Artık Coen Kardeşler'de, ABD propagansına hizmet eden ilk işlerini yaparak milli oldular.

Arkadaşlar filmin konusu şu: Öncelikle film, gerçek hayattan alınma bir hikayedir. ABD'de bir Sovyet ajanı yakalanıyor. Tabi ki tutuklanıyor. Fakat o sırada ABD, bir grup pilotu, Sovyet toprakları üzerinde uçarak, gizlice istihbarat toplamaları için görevlendiriyor(Filmde bahsedilmiyor ama bu uçaklar, zamanında Türkiye/İncirlik Üssü'nden havalanmıştır) Fakat bu uçaklardan biri, Sovyetler tarafından fark ediliyor ve Rusların o meşhur hava savunma sistemleriyle vuruluyor. ABD'li casus pilot, paraşütle sağ kurtuluyor ve Sovyetler tarafından aynı şekilde tutuklanıyor. Heh durum 1-1. Bunun üzerinde diplomatik görüşmeler başlar ve iki ülke ajanlarını takas etmek için anlaşmaya karar verir verirler. Tom Hanks abimiz -filmdeki adı James B. Donovan- avukattır ve olaya burada dahil olur. Sovyet ajan göstermelik bir mahkemeye çıkarılacaktır ve ABD hükümeti tarafından, avukatı olarak bizim Donovan görevlendirilir. Ve sonrasında, iki ajanın takası için, yine ABD hükümeti tarafından Dovnovan görevlendirilir. Bu takası gerçekleştirmeye çalışırken, gözümüze yalandan bir propaganda daha işlerler. O sırada Doğu Almanya'da bir genç daha vardır ve Donovan, Sovyetler'den o genci de ister ama Sovyetler onu vermez. Ve onu almak içinde, filmin sonuna kadar uğraşır. Yani ABD melektir ve çıkarı olmadan, her türlü riski alarak, insanlara yardım eder. Yersen.

Arkadaş şimdi filmde gözümüze sokulan bazı propagandaları göreceğiz ama size şunu söyleyeyim, filmin tamamını izlerseniz göreceksiniz, Tom Hanks, yani Donovan, ABD'li bir avukat olarak, resmen KGB ile tek başına taşak geçiyor. Küfürlü oldu ama olayı başka türlü açıklayamıyorum. Evet, resmen bir ABD'li avukat, koca Rus istihbaratıyla taşak geçiyor. Lan KGB'yi parmağında oynatıyor. Yersen 2

Dipnot: Yanlış anlamayın. Amacım Rusya'yı savunmak, yüceltmek vs. falan değil. Ama söylemeliyim. Rus istihbaratının temeli, Korkunç Ivan döneminde atılmıştır. Yani o derece eski ve sağlam bir geleneği vardır. SSCB döneminde KGB, şimdiki adıyla FSB, dünyada uluslararası olan 3 istihbarat biriminden biridir(Diğerleri CIA ve MI6) Bunun dışında, dünyadaki bütün istihbarat örgütleri, ne kadar iyi olursa olsun, sadece bölgeseldir. Bizim MİT de aynı şekilde böyledir. Kısacası bir ABD'li, tek başına KGB ile, hayaller dünyasında bile taşak geçemez. Tam tersi için de geçerli. Bir Rus, tek başına, CIA ile taşak geçemez. Ama bu filmde yapılan bu.

Şimdi filmdeki 1. ABD propagandasına bakalım:

Sevgili yazıyı okuyan arkadaşlar, filmde Sovyetler tarafından yakalanan ABD ajanı bu


Aha Sovyet ajanı da bu


Puhahahahaha... :))))) Olaya gel.

ABD ajanı Burak Özçivit, Sovyet ajanı Hakkı Bulut amk...

Bakın işte bu propagandadır. Nasıl mı? Daha açıklayıcı olmak için, Türkiye ile ilgili bir örnek vereyim:

Avrupa medyasında, Hrant Dink cinayetiyle ilgili yapılan haberlerde, ermenileri nasıl gösteriyorlar biliyor musunuz?


İşte aynen bu şekilde. Genç, ağlayan, hoş bir ermeni kız. Ne kadar masum değil mi? Peki aynı haberde, bir de Türklerin nasıl gösterildiğine bakın:


İşte böyle. Kana susamış, vahşi bir milliyetçi gibi. İşte bu propagandadır. İşte bu algı operasyonudur. Filmde de aynısı yapılmıştır.

Şimdi bu filmden, bir diyaloğa çok dikkat etmenizi istiyorum. Tom Hanks, nam-ı diğer Donovan abimiz, bakın neler diyor? (Yazılar biraz küçük. Okumakta zorlananlar için diyalogları yazayım)


Donovan: "Ajan Hoffman'dı değil mi?"
Hoffman: "Evet"


D: "Alman asıllısın"
H: "Evet, ne olmuş?"


D: "Benim adım Donovan. İrlandalıyım"


D: "İki taraftan da. Hem annem, hem babam"


D: "Ben İrlandalıyım, sen Almansın"


D: "Peki bizi Amerikalı yapan şey ne?


D: "Sadece bir şey. Tek bir şey"


D: "Ona anayasa diyoruz"


D: "Ve bu kurallarda hemfikiriz. Bizi Amerikalı yapan şey de bu"


D: "Bizi Amerikalı yapan tek şey bu. Bu yüzden kural kitabı yok deme bana"

Tatatataaaaam..!!!

Arkadaşlar görüyorsunuz değil mi? Bir milleti, millet yapan unsuru söyledi Donovan abimiz. Sizin İrlandalı, Alman, Fransız, Peru ya da Nijeryalı olmanızın bir önemi yoktur. Etnik kökenlerinize saygı duyabilirsiniz, o ayrı. Fakat ABD vatandaşıysanız, o halde ABD halkından birisiniz yani Amerikalısınız. Olması gereken de zaten bu. Peki hem olması gereken zaten bu iken, hemde ABD bile bunun olması gerektiğini savunurken, aynı ABD neden Türkiye için "Türkiye'de etnik ve dini mezhepsel sorunlar var" diyor? Soru aslında cevaptır. İşte ABD bize gelince "Sen Türk'sün, sen Kürt, sen Ermeni, sen Laz, sen Çerkes, Sen Zaza, sen Pomak, sen falanca, sen filanca, sen zartça, sen zurtça..." ABD'nin bir ülkeyi kontrol altına alması ve ilerleyen süreçte kendi çıkarları adna parçalaması için kullandığı en önemli kartlardan biridir etnik milliyetçilik. Kendine geldi mi, Donovan'ın dediği gibi, bir anayasa var, kuralları bellidir ve herkes bu kurallara uyar. Senin etnik olarak ne olduğunun önemi yoktur. Sen kanunen ABD vatandaşısındır. Yani Amerikalısındır. Bize geldi mi "Türk Milleti değil, Türkiye milleti demek daha doğru" ya da "Türk demeyelim, Türkiyeli diyelim"

ABD aynısını, bu filmdeki düşmanı Rusya içinde yapıyor. SSCB dağılırken, CIA yine etnik kartını masaya sürmüştü. Herkese hakları verilmeliydi. Bu yüzden Sovyet topraklarındaki her cumhuriyet bağımsızlığını almalıydı. Şimdi diyebilirsiniz "SSCB'nin dağılma olayı daha farklı bir durum" Bunu anlayışla karşılarım. Sadece demek istediğim, ABD gerçekten çok sevdiği için mi, SSCB'nin dağılma sürecinde, Rus olmayan diğer halkları destekledi? Yani bir çıkarı yoktu öyle mi? Sadece iyilik meleği. Bakın Rusya bir federasyondur ama aynı zamanda Türkiye gibi, bir ulus devlettir. İçinde yüzlerce farklı etnik unsur yaşar. Bu yüzden ABD, Türkiye'ye karşı izlediği etnik ayrımcılığın aynısını, Rusya'da da yapmaktadır. Sürekli söylediği "Rusya'da sadece Ruslar yaşamıyor. Aynı zamanda Tatarlar, Çerkesler, Çeçenler, Gürcüler, İnguşlar, Tuvalar, Karaçaylar, Balkarlar, Osetler, falanlar, filanlar... yaşıyor"

Üüüüüüüüü...

Arkadaşlar, ABD'de yaşayan Almanların sayısını biliyor musunuz? Bakın bunlar sadece Almanlar.

12 milyon.

Düşünün 12 milyon Alman. Birinden duyamazsınız "Hakkımızı istiyoruz" lafını. Ya da duysanız ne olur? Aksi takdirde, ABD hükümetinin, bunun önüne geçmek için neler yapabileceğini biliyorsunuz. Eğer Türkiye, Rusya gibi ülkeler, ABD için birer ulus devlet değilse, ABD hayli hayli değil. Bakın sadece Almanların sayısını söyledim. Varsın gerisini siz düşünün.

Filmdeki propagandalara devam edelim.

Bu sahnede, bizim Sovyet ajanı mahkemeye çıkarılıyor.


Ne kadar adil bir mahkeme izlenimi veriliyor değil mi? Öncesinde Donovan'ın, hakimle özel olarak, adaletin gerekliliği konuşmalarını yaptığını söylememe gerek bile yok herhalde:) Donovan, Sovyet ajanın avukatı, ona çok iyi davranıyor, ajanda zaten şu an yaşadıklarından memnun... Ohh her şey ne güzel. Peki Sovyetlerin mahkemesi? Göstereceğim ama önce şunu da görmeniz gerek.


Bizim Donovan trende gidiyor. Gördüğünüz gibi, o sırada ABD gazeteleri sürekli bu davayı yazıyor. Hemde anasayfadan. Tabi ki bizim Donovan'da, Sovyet ajanının avukatı olarak popüler olmuş durumda. Eee bu durum ABD halkının hoşuna gider mi? Bir ABD'li onu tanıyor ve bakışlarına dikkat edin.


Elbette her normal insan gibi, Donovan abimiz de bu durumdan rahatsız. Bu tacizler, onun için sürekli hale geliyor ama bunların bir önemi yok. Aslolan adalettir. Bir Amerikalı'ya yakışan, ne olursa olsun, kim ne derse desin, iyi ve dürüst olmaktır. Yersen 3

Bunları yazınca adalet karşıtı olduğumu düşünmeyin. Tabi ki adalet hepimize lazım. Hep ne diyoruz? Devleti ayakta tutan üç şey: Yasama, yürütme ve yargı. Neymiş? "Yargı"

Fakat çıkarları için yıllardır, çocukların, yaşlıların üzerine bombalar yağdıran bir ülkenin, bunu böyle göstermesi çok komik.

Ha bu arada, Donovan ABD mahkemesine ve dünya kamuoyunda hababam "Adil olmalıyız" diyor ve daha sakin bir mahkeme süreci yürütülüyor ya, işte bu da Sovyet mahkemesi.


Herkes ayağa kalkmış, elleri patlayıncaya kadar, ABD'li pilotun hüküm giymesini alkışlıyorlar. Aslında zaten olması gereken bu. Yani ABD ajanı tutuklanmalı. Fakat filmi izlerseniz, daha iyi anlayacaksınız. Burada "ABD adildir, Ruslar ise kötü ve acımasızdır" algısı yaratılıyor. Üstelik bu algı devam ediyor. Nasıl mı?

Bu fotoğrafta, Sovyet ajanı abimiz, tutulduğu hapiste resim yapıyor(Altyazıya takılmayın, şu an bahsettiğim durumla alakası yok) ABD hükümeti, kendisine "İhtiyacınız olan şeyler nedir?" diye soruyor ve o da resim yapmayı çok sevdiğini söylüyor ve resim malzemeleri istiyor. Ayrıca başka şeyler de. Ve ABD hükümeti bunları karşılıyor.


Yani ABD'nin tamamen düşman bellediği bir ülkenin ajanına yaptığı kıyak muameleye bakın. İnsanın Rus ajanı olup, ABD'de yakalanası geliyor. Adam özgürken, tutuklu olduğu zaman ki kadar mutlu değildi. Şimdi kare kare koymaya üşendim, gerçi bu kareden bile biraz belli oluyor ama söyleyeyim, kaldığı hapishanenin metrekaresi, benim evimden büyük amk...

Peki ABD ajanı, Sovyet esaretinde, hangi şartlar altında yaşıyor dersiniz?


Küçük umumi tuvalet gibi bir yerde.


Yerleri falan hep su basmış. Amaç Rusların, kasıtlı olarak hapishaneleri böyle yaptığı izlenimini vermek. Çünkü özellikle kamera, ıslak yere basılan adımlara odaklanmış.


Hoooop sorgu için getirildi. Ruslar, ABD'liler gibi kibar değil, değil mi?


Bizim Sovyet ajanı, ABD'lilerle kanka oldu, her gün ele şaplak göte parmak takılıp, okey, batak çeviriyorlar, bir de Rusların, ABD ajanına muamelesine bakın. Yersen 4

Şunu söylemeliyim. Belki de gerçekten Ruslar, bu ABD ajanına, filmde gösterildiği gibi davrandılar. Bilmiyorum, olabilir de. Ama sizler zaten benim bunları göstererek, ne demek istediğimi anladınız. Evet he he, ABD kesinlikle Sovyet ajana çok iyi davranmıştır. Hangi ABD? Guantanamo kampını kuran, artık CNN'in falan bile çarşaf çarşaf yayınladığı görüntülerde Irak'taki insanlara işkenceler yapan ABD. Evet, filmdeki gibi kesin süper davranmışlardır.

Her zamanki gibi, ABD sinema silahı, hedefi yine 12'den vurdu. Propagandayı en iyi oyuncularından ve en iyi yönetmenlerinden birine verip, senaryoyu yine en iyi senaristlerinden birine yazdırıp, dünyaya pazarladı. Bu propaganda filminin bütçesi 40 milyon dolar. Elde ettiği hasılat 165 milyon dolar. Bizim Sovyet ajanı da, bu rolüyle, en iyi yardımcı Oscar ödülünü kazandı. Eee ekmek kadayıfı yapılmış, kaymak olmadan olur mu? Yazıyı da, filmdeki şu propagandayla bitirmek istiyorum.


"Ant içiyorum"


"Amerika Birleşik Devletleri'nin bayrağına..."


"...ve o bayrağın simgelediği Cumhuriyet'e..."


"...Tanrı'nın gözetiminde, bölünmez tek bir millete..." (Başka ülkeleri çıkarlarımız için böleriz ama biz bölünmeyeceğiz)


"...ve herkes için özgürlük ve adalete" (Ama kendi çıkarlarımız için gerekiyorsa, başka ülkelerin özgür ve adil olmaması gerekir)

"Andımız" bağnazlık ve geri kalmışlık ya, hatta ABD bile kaldırılması kararını, demokratik haklara saygı olarak doğru bulmuştu ya, bu sahneler, bu kararı savunmaya devam edenlere kapak olsun.

Sevgi ve saygılarımla...























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder